İletişim Formu

 

Çıplak Eşcinsellik ! ( Empati )

Güneşten Daha Sıcak Selamlar Şanslı Doğan Çocuklara,

Şu garip, yüzde tebessüm bırakan "Selamlama" yazıları bir anda aklıma nasıl geliyor anlamıyorum. Kendim bile tebessüm ediyorum kendime onları yazarken; ancak bu yazımızın konusu hiç de yüzde tebessüm oluşturacak türden değil. Her neyse, bugün canımı fazlasıyla sıkan bir mevzuya parmak atacağım. O kadar yazımın içinde, başlığını yazıyı bile hazırlamadan önce attığım ender bir kaç yazıdan biri oldu bu. Çünkü söyleyeceklerimi aklıma zaten yazmışım bile. Mevzu "çıplak eşcinselliğin" popülerliği.



Olayın çıkış noktasından bahsedeyim önce. Planet Romeo'yu sanıyorum ki duymayanınız kalmamıştır. Bilmeyenler için özet geçersek: eşcinsellere özel bir tanışma sayfası. Şimdi bilmeyenler ve internetten tanışmaya tuhaf gözlerle bakanlara ithafen: - eğer ki - gay kulüp, bar veya kafelere çok giden biri değilseniz takdir edersiniz ki bir gayle; fırında, manavda, markette veya sosyal hayatın herhangi bir metre karesinde tanışmanız pek olası bir durum değildir. Bundan dolayıdır ki bu siteler mevcut ve insanlar bundan faydalanmakta. Neyse mevzuya dönersek olay da buradan çıkıyor zaten. Geçtiğimiz günlerde spora başlamış olmanın verdiği gazla - sırf meraktan - ve gelişimi görmek amacıyla boxerlı bir resmimi çekmiştim. Çıplak eşcinsellikle pek alakadar olan bir eşcinsel olmadığımı, tanıyan pek çoğunuz biliyorsunuz. Başka türlü bakir olamazdım sanırsam. Ha buradan yobazca bir ahlak vızırtısı çıkacağını düşünmeyin. Kimin ne giydiği veya "ne giymediği" zerre kadar alakam olan bir konu değil. Çıplaklık'tan doğan "toplum ahlakını" da benimsemiş biri değilim. Zaten velevkibneyiz.tumblr hesabımı bilenler çıplaklıkla çok sorunum olmadığını bilir. Şimdi gereksiz gelecek olan eleştirileri önlemek amacıyla yapmış olduğum bu kendimi aklama çabalarımdan sonra peki "çıplak eşcinsellikle" alakalı sıkıntının ne olduğunu anlatalım. 

"Bu çekmiş olduğum boxerlı resmimle öylesine bir hesap açarsam neler olur acaba?", diye kafamdan bir geçirdim. Öyle kaslı felan bir resim de değil hea; ancak az biraz atletik duruyor. Kıl, tüy pek hoşlaştığım şeyler olmadığından ve vücudu daha iyi görmek amacıyla da tıraşlı bir şekilde çekmiştim. Yani aklınızda resmedebileceğiniz resim; klasik kılsız, az biraz atletik gibi duran beyaz bir vücut. Belirtmem gerekirse resimde boyundan yukarısı, yüz kısmı, gözükmemekte. Neyse bu resmi gecenin bir vakti ağır işsizliğin vermiş olduğu sıkıntıdan yola çıkarak Planet Romeo'da ikinci bir hesaba yükledim. Ertesi gün - yani bugün - saat öğlen bir gibi uyandıktan bir vakit sonra hesaplarıma giriş yaptığımda çok büyük bir şaşkıınlığa uğradım. Zira bu çıplak resimle açtığım ve içinde gerçekten bir insanı tanıtmaya yönelik ciddi hiç bir yazı yazmamış olmama rağmen geçen 9-10 saatlik zaman içerisinde profile tam 242 kere bakılmış ve tam hatırlamamakla beraber 8 ila 10 arası mesaj alınmıştı. Şimdi bu istatistiğe niye şaşırdığım bir örnekle açıklayayım. Planet Romeo'daki hiç bir çıplaklık içermeyen resimlerimin ve hakkımda yeterince bilginin yer aldığı asıl hesabımda online olduğum zamanlar da dahi - bir tam günde - bakılan sayfa gösterimi 70-80 oluyor. Gelen mesaj sayısı ise en iyi günde 3'ü geçmiyor. İstatistikleri karşılaştırırsak - online dahi olmadığım bir halde - 10 saatlik zaman diliminde boxerlı resmin olduğu hesaba, asıl hesaba 24 saatte ve yeterli sayılacak kadar online olmama rağmen gelenden neredeyse 4 kat fazla ilgi bulunmaktaydı. Ki bunu 24 saate çıkarırsak ilginin artışı 10 kata çıkmakta.

Yukarıdaki bilgileri anladıktan sonra neden aslında belki de çoğunuzun bildiği veya tahmin edebileceği bu olaya bu kadar canımın sıkıldığını anlatayım. Özellikle bu blog hesabını açtığımdan beri, eşcinselleri savunma eğilimim de bir o kadar artmıştı. Buraya yazdıkça daha çok kimliğimi benimsiyor ve bu kimlik daha çok hoşuma gidiyordu. Yani sevilen bir hetero hayatıma kıyasla, toplum tarafından linç edilecek bir eşcinsel kimliğim artık yerine oturuyordu ve bundan da dediğim gibi hoşlanıyordum. Hetero hayatımdaki gizliliğimin korunduğu her ortamda eşcinselleri savunmayı bu kadar benimsemişken bu olayı gördüğümde hetero kimliğim bir anda olaya el attı. İşte oradaydı, heteroların ağır bir çoğunluğunun yine ağır bir şekilde eleştirdiği ve linç girişiminde bulunduğu tablo. Bir an için insanlara: "Bu benim hayatım ve nasıl istersem öyle yaşarım", tavrını yansıtmayı bırakın. Ki bu benim en savunduğum ve arkasında belki ölene kadar duracağım bir yaklaşım. Ama bir an için bunu bir kenara bıraktığımızda ve toplumla beraber yaşamanın - göreceli olarak - zorunlu olduğu günümüzde kendimizi topluma anlatmak için elimizde geriye ne kalıyor ? Toplumun inanamadığı en büyük tabusu - bu konuda - bir erkeğin bir erkeğe veya bir kızın başka bir kıza tutkuyla aşık olması fikri. Peki bu yazının nacizane bir özeleştiri olduğunu ve empati kuracağımızı düşünürsek şunu sormak istiyorum. Samimi olarak cevap vermeniz istenirse: "'eşcinsel aşk' diye bir olguya kaçınız inanıyorsunuz ki topluma bunu inandırmaya çalışıyoruz ?" Açık söylemek gerekirse dün geceye kadar bu soruya ateşli bir şekilde inandığımı söyleyerek cevap verirdim. Ateşli bir şekilde savunurdum; çünkü içinde bulunduğum bu eşcinsel yaşamı daha 1.5 yıldır tanımaktayım. Fakat bu "çıplak eşcinsellik" olayı bana eşcinselliğin çok farklı bir yüzünü gösterdi. Üstelik daha acı olanı, bu yüz tam da toplumun yıllarca görmüş olduğu ve sürekli eşcinsel dendiğinde önüne sunulan görüntüyle aynı. Eşcinsellik bile içerisinde "cinsel" kelimesi taşımasından mıdır bilmiyorum insanların aklına direk birbiriyle düzüşen iki erkek veya kadın figürü geliyor. Bugün velevki ibneyiz diye bir blog, tumblr ve facebookta sayfa açmış olan ben dahi - gay kimliğime rağmen - daha 1.5 yıl öncesinde eşcinsel kelimesini kendime yakıştıramıyordum. Şimdi işin bu diğer yüzü bizler arasında bu kadar popülerken ve göz önündeyken kime, neyi benimsetmeye çalışıyoruz ? Bakın tekrar bir düzeltme yapmayı ihtiyaç olarak görüyorum. Kimsenin zerre kadar cinselliğine karışıyor değilim. İstediğiniz hem cinsinizle istediğiniz kadar düzüşebilirsiniz. Öyle bir gün geldiğinde benim de yapacağım bundan farklı olmayabilir. Bu yüzden insanların hayatlarına karışmayı amaçlayan faşist bir kafayla bunları yazıyor değilim. Ancak madem bir şeyleri savunacağız, önce neyi savunduğumuzun da farkında olmayı ve "toplum bizi anlamıyor", derken "peki ya biz toplumu gerçekten anlıyor muyuz ?", sorusunu kendimize sormamızı istediğim için yazıyorum tüm bunları. Çünkü ağırlıklı olarak dinin dogmalarından oluşan bir toplumsal ahlaka - zaten dini nikah seçeneği yokken bir de içerisinde aşkın bulunmadığı - bir cinselliği anlatamazsınız. Ha dediğim gibi anlatırsınız anlatmazsınız, onları umursarsınız umursamazsınız o ayrı bir konu. Ben de o düşüncelerle sizinle beraberim. Fakat bir an için umursadığımızı ve anlatmak istediğimizi varsayarak yazıyorum.

Farkındaysanız gelen mesajlardan ve gönderenlerin profillerinden hiç bahsetmedim. En azından aşka inancı bulunan bir kaç güzel insanı da buna küstürmemek için bilinçli olarak da bahsetmeyecektim. Fakat sadece 1 günde gelmiş olan mesajların "iğrenç" içeriğinden bahsetmemekle beraber şunu söylemem gerekiyor. Mesaj gönderenlerin ağır bir çoğunluğu profilinde çıplaklık bulunmayan ve aşk aradığı yazan - böyle bir mevzudan haberiniz olmasa - "Aaa ne güzel çocuk, aşk da arıyormuş. Belki bunla bir şeyler olabilir", diyebileceğiniz türden insanlar. Siz bu saf düşüncelerle - kezban kezban - düşünürken, insanların "aşk" görüntüsü altında bu tarz mesajlar atmış olduğu gerçeği dün gece benim midemi bulandırdı. Uzun süredir beklettiğim bakirliğimin tek sebebi olan "gerçek bir aşk" fikri nasıl bir darbe aldı tahmin edebilirsiniz. Bugün kitap okurken bir ara: "Neyi, kimi bekliyorum ki mk halen?", diye sorarken buldum kendimi. Belki de biz bu kadardık. Belki de ben bilmeden girdiğim bu hayatta gerçekten de gözleri kapalı gitmekteydim. Belki de biz başından beri cinsellikten ibarettik. Belki de toplum haklıydı. Kabullenilmeyi direten bizler, belki de en yakınlarımızın iğrenmesinin haklı birer sebebiydik. Tüm bunlar ve niceleri aklımda fırtına gibi esti gün boyunca. Şimdi açık konuşmak gerekirse de kendime dahi yapabileceğim çok fazla bir savunma kalmadı, hali hazırda. Bu olduğum kişiyi yok sayma anlamına gelmiyor. Halen daha olduğum kişiyi tüm insanlığı önüme alabilecek kadar benimsiyorum; fakat çok büyük bir hayal kırıklığına uğramış olmanın şokundayım halen. Biz bu kadar değiliz, biz bu kadar olamayız diye tekrarlıyorum...

Bu yazımı halen aşkı bilen, buna sahip olan veya sahip olmayı uman kimse üstüne alınmasın. Bu sadece aşk kisvesi altında "çıplak eşcinselliğe" tapan ki artık anladığım kadarıyla çoğunlukta olan eşcinsel(!) bireyleredir. Savunduğunuz belli değerleriniz varsa arada bir karşı tarafın gözleriyle de empati yapmaya çalışın. Bu bazen - belki - canınızı çok fazla acıtsa da... 

Daha umutla yazılmış başka bir yazıya gider umarım tüm geçen saatler... Hoşçakalın...

Tüm Yorumlar

İçinde Halen Daha Temiz Kalmış Bir Şeyler Saklayan Blog Sahibi "Gökhan elKhalisi" (:

Unknown

0   yorum

Yorum Gönder

Cancel Reply