İletişim Formu

 

Hayatımdaki En Anlamlı Saydığım Gün

Hepimizin hayatnda manevi değeri çok yüksek tarihler vardır. Bunlar, bizim hayatı yaşayış biçimimize göre farklılık gösterir. Bu tarihler bazen ; ailemiz ve sevdilerimizin doğum günleri, bizim ya da en azından benim asla olmayacak olan evlenme yıl dönümü tarihi veya mezuniyet tarihi vs vs diye uzayıp gider. Şimdi aha çocuğun doğum günüymüş diye düşünmeyin, değil. Geçti bilem o. 17 Haziran'dı. Siz sormadan ben söyleyeyim, evet İkizler burcuyum (: Zaten sırf okuyucular hediye almasın diye blog'u o tarihten sonra açtım :P

Neyse lafı kısa tutalım sıkılmayın. Bugün benim için belki de doğum günümden bile önemli bir gün. Sebebi ise şu ; tam olarak bir sene önce bugün, tam hatırlamıyorum şuanda ama sanıyorum öğle saatlerinde iken ilk kez eşcinsel olduğumu tam anlamıyla kabul ettim. Yakın arkadaşlarım bilir bunu. Aslına bakarsanız 4 yıl kadar oluyor ben durumla yüzleşeli. Fakat İstanbul'da dahi olsam benim çevremde bir tane eşcinsel arkadaşım yoktu. Buna nispeten kapalı bir aile yapısını ekleyin + çok bağlı olmasam da dine büyük saygı duymamı ve Allah korkusunu ekleyın. Hatta ve hatta kendim diye söylemiyorum (H) mahalle ve çevremde örnek çocuk olaraktan parmakla gösterildiğimden mütevellit olacak sanırım kabullenme sürecim pek bir sancılı geçti.

Sanılmasın ki 4 sene öncesine kadar eşcinsel değildi bu çocuk. Ben kendimi bildim bileli Gay'dim. Tamamen sağlıklı bir aile yapısı içerisinde, hiç bir cinsel istismara maruz kalmadan bu yaşa  geldim ; ama böyleyim. Mutsuz muyum değilim. Ben ŞANS'lı doğanlardanım. He 4 yıl öncesinde yüzleştiğimde böyle mi düşünüyordum ? Pek tabi ki de hayır. Kendimden nefret etmeyle başladım işe. NEDEN ? sorusu her sorunun önüne geçmişti. Allah'tan bu kadar korkarken ve dine bu kadar saygı duyarken, neredeyse şirke gidecek noktalarda isyanlarım oluyordu. "Ne yapmıştım da Allah böyle bir kaderi bana uygun görmüştü" ,diyordum. Her başıma gelen kötü olayı bu duruma bağlıyordum. Öyle ki bir yerden sonra mutlu olmamın haram olduğunu, lanetlendiğimi felan düşünmüştüm.

Neden sonra bir şekilde bunların hepsini teker teker aşmaya başladım. Bazı arkadaşlarım bana çok kızar. Bazen, olaylara karşı çok ilgisiz alakasız olurum. Öyle şeyler gelir ki başıma ; başkalarını darma dağın edebilecekken benim çıtım çıkmaz. Umursamadığımı düşünürler. Anlamadıkları bir şey vardır. Herkes dışarı doğru ağlayamaz. Kimi insanlar vardır yalnızca içinde ağlar. O yüzdendir hep güler yüzlü, neşeli olmam. Hani bir laf var ya ;
En çok gülen insanlar, en derin acıları yaşayan insanlardır.
diye. Gerçekten de öyle. Bu durumlar yüzünden insanlara karşı beklentim de düştü. Belki tek iyi yanı bu. Artk ailem ve dostlarım dahil hiç bir insandan en ufak beklentim yok. O yüzden çok kolay insanları silebiliyorum.

Neyse zaten bu blogu okuyan çoğu kişi bir geçiş, - kabullenme - süreci yaşamıştır. İşte ben bunu, o 4 yıl içerisinde ancak 3 yılda atlatabildim. "3 yıl." Ne kadar kolay söyleniyor değil mi ? Hayatının en güzel yılları. Üniversiteye başlamışsın. İlk 3 senen geçmiş. Mahalledeki arkadaşlar işe girmiş ya da farklı şehirlerde okullara. Lisedekiler de aynı şekilde. Bir anda böyle bir psikoloji içerisinde ve yapayalnız kalmışsın. İşte bu yüzden uzun sürdü kendimi kabul etmem.

E peki aradaki 1 yıl ne oldu diyorsunuz değil mi? Heah işte ben o 1 yıl içinde mal mal dolaştım sadece. Hayatımdaki kayıp yıllardan biri. İstanbul'da yaşayan biri olmama rağmen ne bir tane Gay kafe bara gittim, ne Gabile tarzı sitelerde üyelik açtım ne chat sayfalarına girdim. Bildiğiniz tırsıyordum, biri anlayacak diye. Böyle diye diye 1 yılı daha devirdik. Yaş geldi 21 oldu ve bir gün oruçlu oruçlu niye 2. bir face adresi açmıyorum dedim. Tamamen özgür olacağım, rol yapmak zorunda kalmayacağım bir adres. İşte o gün 15 Ağuştos 2011'di. Tam o gün karar verdim. Kendi kabuğumdan sıyrılmaya, kendimi tamamen kabullenmeye, benim gibi olan insanlarla tanışmaya.

Aradan kocaman bir yıl geçti. Aile facemden çok daha fazla muhabbet ettiğim insan oldu fake faceimde. Hatta öyle ki aile faceimde bir gönderi yapıyorken fake adresimde on gönderi yapar durumdayım şuanda. Sevdiğim bir kaç hetero arkadaşım olmasa tamamen kapatıcam aile faceimi. O kadar anlamını yitirdi bende.

Velhasıl kelam, -gerçek doğum günümden daha fazla sevdiğim - 2. doğum günüm, bugün. Birincisinde dünyaya gelmiştim. İkincisinde  kendimi buldum. Bir yılda ; hem karakterim hem düşünce yapım neredeyse evrim geçirdi. Sevmem dediğim pek çok şeyi sevmeye, yapmaya cesaret edemediğim pek çok şeyi yapmaya başladım. Açıkcası bu yazıyı yazarken biraz duygulandım. Nerden nereye geldim diye. Bak şimdi bu yazıyı okuyan afedersiniz çok ibne arkadaşlarım var :D onlar bilsin diye belirtiyorum cinsel deneyimim olmadı. Hazır mıyım bilmiyorum bile. Kezban kezban dolaşıyoruz şimdilik. Zaten tek olacak, benim olacak kişiyle olması gerektiğine inanıyorum ben. O gelene kadar saklı bir kar tanesi olacağım :P Bu kadar da hayalperestim :P

Son söz olarak şunu söylemek istiyorum ; bu bir yıl içersinde tanıştığım, hayatıma dair pek çok şeyi paylaştığım, beraber saatlerce sohbet ettiğim , dertleştiğim, yeri gelip ekrana bakarak kahkahalar attığım, yeri gelip bir yazısına ağladığım, olmadı bu kadar muhabbet yapıp : "hadi buluşmadan olmaz", diyip buluşup, dostluğumuzu gerçek hayata taşıdığımız ve hatta tanışıp türlü sebeplerle şuanda konuşmadığımız tüm herkese kalbimin en derin yerinden teşekkür ediyorum. Ne olursa olsun hepinizi çok seviyorum.

Yeter Lan :D Bu kadar sevgi sözcüğü :D :D Normalde bunları benden duyamazsınız :D Bir gün içersinde bu kadar çok yazmam bir yıl yeter size. Seneye aynı başlıklı yazıyla görüşürüz :) O zamana kadar  En Güzel Yerinizden :P Büyükçe bir Muckaaa (:

Tüm Yorumlar

İçinde Halen Daha Temiz Kalmış Bir Şeyler Saklayan Blog Sahibi "Gökhan elKhalisi" (:

Unknown

6   yorum

Adsız dedi ki... 15 Ağustos 2012 23:58
İkinci doğum günün kutlu olsun o zaman. Sen daha bilinçli bir süreçle kabullenmişsin,kısaca çok iyi idare etmişsin. Genelde böyle yazılardan sonra yorumda bulunan kişi hemen kendisiyle kıyaslama yapmak ister ve kendisini neler yaşadı anlatmak ister ki bende böyle bir duygu içindeyim şu anda ama ben bunu kendi içimde yapıcam, sadece şunu söylemek isterim ki çok ama çok benziyoruz, tek fark ben sadece daha geç yaşlarda bunu kabullendim...Sevgiyle kal (saklı) kar tanesi :))
Ahmet SOLMAZ
teşekkürler Ahmet abi güzel yorumun için. Biliyorum zaten faceden söylemiştim ben de, gelecekti halimi görüyorum sende diye :) İyi mi bu, kötü mü bilmiyoum ama :D hakkımızda hayırlı olanı Rab'bim kalbimize de razı eylesin. :)
Adsız dedi ki... 17 Ağustos 2012 03:34
sevindim senin adına çünkü ben hala inkar sürecindeyim kabullenme aşamasına ne zaman gelirim daha bilmiyorum :(
hani bu konu hakkında kitap yazsam, olur :D o kadar doluyumdur ve söyleyecek şeyim vardır bu konuda. Ancak zaten bu kadarı bile uzun olduğu için sizleri sıkmak istemedim :P Yorumların altına isminizi yazabilrseniz kimle konuştuğumu anlayabilir ve isminizle hitap ederim. Daha yakışıklı olur öyle :)
Kendini kabullenme süreci çok sancılı bir süreçtir, küçük büyük hepimizin de başından geçmiştir. Bunun yanında en büyük homofobiklerde maalesef eşcinseller arasından çıkar zira bu kabullenme aşamasını geçememişlerdir ya da geçtiğini sanıp sonradan pişman olanlar ve bu pişmanlıklarından dolayı karşısındakine zarar verenlerdir. Bunlara dikkat etmek gerekir.

Tebrikler, tüm güzellikler seninle olsun...
"en büyük homofobiklerde maalesef eşcinseller arasından çıkar" sözüne kesinlikle katılıyorum. Zira kabullenirken bırak diğer eşcinselleri kendinden bile nefret edebiliyor insan :/

Yorum Gönder

Cancel Reply