İletişim Formu

 

Toplumsal Cinnet: "Gezi Parkı Eylemi" - Bölüm 1 ( Sebep ve Genel Bakış )

Bugünkü selamım, kimse kusura bakmazsa sadece günlerdir Taksim'de ve Gezi parkındaki insanlara olacak,

Ben Kimim ?

Bugün eve geldiğimde, tüm sorulan sorulara tek tek cevap vermeyi istemediğim için uzunca bir yazı dizisi hazırlamaya karar verdim. Bölümler halinde olacak bu yazı. İstediğiniz kısmından alın okuyun. Benim tavsiyem olayın özünü anlamanız için başından itibaren okumanız. Hoş, ne kadar yazsam da dün, dün gece ve bu sabah saatlerini kelimelerle ifade edebilecek kadar geniş bir Türkçe'miz yok. Dün ve gece yaşanılanlar: insanların müthiş direnişi, bir devlet polisinin keyfi terörü, sadece orada olanların benliğinde ve hafızasında olacak ve onlarda yaşayacak. Yine de dilimiz döndüğünce anlatalım biz.

Öncelikle almış olduğum o kadar "salakça" eleştirilerden sonra şunu açıkca yazmak istiyorum. Ne tek bir özel partiyle, ne de tek bir özel siyasi görüşle uzaktan yakından alakam yoktur. Seçimlerde kullandığım oylar vardır elbette; fakat hiç bir partinin körü körüne tutsağı değilimdir, olamam da. Bunda bir kere anlaşalım; çünkü gereksiz yere CHP'li yaftası yemek istemiyorum. Rahatsız oluyorum...

Asıl Eylemci Profili Nedir ?

Sonra devamında alandaki insan profilinden bahsetmek istiyorum. Halen daha o kadar cahil kafalı düşünen insanları, dün gece ve sabaha saatlerine kadar yaşananlardan sonra gördükçe, ayrı bir sinirleniyorum. Halen olayı partiler çevresinde değerlendirebilen, bu kadar dünya görüşü kısıtlı insanlar yaşıyor aramızda. Bu insanlar, sadece eylemi eleştirenler içinde değil, eylemi yapanlar içinde dahi mevcut. Şunu özellikle anlamanızı istiyorum: Bu olayların temeli, asıl direnişi yapan insanların hiç biri, belli bir siyasi görüşün veya belli bir ideolojinin adamı değildi. Zaten direnişin, bu kadar kuvvetli olması ve bu kadar uzun sürmesinin tek açıklanabilir sebebi, halkın tüm kesimlerinin; kadını erkeği, yalısı genci, farklı taraftar grupları, farklı etnik kökene, farklı dini inançlara, farklı dillere sahip insanları, tek bir amaç için bir arada toplanmış olmasıydı. Bu eylemler hiç bir amaca hizmet etmiyor dahi olsa, bu kadar farklı insan grubunu bir arada toplayabilmiş, birlik sağlanabilmiş olması, üstelik bu yapılırken hiç bir otoriter gücün, hiç bir yönlendirici gücün etkisiyle değil de tamamen doğal bir süreç olarak gerçekleşmiş olması müthiş bir olaydır.

Gelen Boş Eleştiriler...

Eve geldiğimde hem evden hem arkadaşlardan aldığım tepkiler şöyleydi :
Mhp'li arkadaşlar, kardeşim senin Bdp bayraklarının yanında ne işin vardı? Kürt'lerle mi yürüyorsun ?
Muhafazakar arkadaşların kafası, kardeşim orada Tkp bayrakları vardı Kominist mi oluyorsun ?
Chp'li arkadaşların eyleme katılmayanlarının tavrı da marjinal gruplar varken onlara destek olduğumun sorgulanması şeklindeydi.
Akp'li arkadaşlar ise neden sonuç ilişkisini dahi kuramadan, aslında sorgulayabildikleri bir şey dahi olmadan bir dünya eleştiri yaptılar. Şimdi ben hangi birine, neyi anlatayım? Bu kadar kısıtlı bakan insanlara?

Arkadaşlar, Allah için veya Allah'a yakın hangi inancınız varsa ona hürmetten şunu artık anlayın. Olay, özünde hiç bir partinin meselesi değildi. Yukardaki tüm gruplar evet, alandaydı. Evet, yukarıdaki tüm gruplarla beraber gün boyu yanyanaydım. Ben burada şunu soruyorum: "Bu olay, o kadar insani ve o kadar önemliyken sen niye yanımda değildin ? Bu kadar rahatsız oldun madem, niye bu olayların o partilerin propagandasına dönüşmesini seyrettin ?" Onlar tabiki de gelecekler. Ellerinde megafon boş bir meydan. Bundan iyi reklam alanı mı olur? Pek tabi ki de alanda olacaklardı. Hiç bir şey değillerse bile, belli bir insan gücüydü orada bulunmaları. Hiç bir boka yaramamış olsalar dahi, gece saat 12 olmadan alandan kaçıp, sabah 7 de tekrar alana koşmuş olsalar dahi. Neden o grupların işin özünde hiç bir bok yapmamış olduğunu diğer bölümde yazacağım. Niye olayların o grupların çevresinde değil de halkın çevresinde aslında cereyan ettiğini yazacağım. Sadece dün bütün gün ve gece sabahın ilk ışıklarına kadar alanda olan biri olarak bu anlattıklarıma inanın şimdilik.

Peki ya Tüm Bu Eylemlerin Amacı ?

Biraz olsun inandırabildiysem sizi, devam ediyorum. Şimdi insan profilini de anlattıktan sonra, bu eylemlerin amacının ne olduğuna bakalım. "Halen bir park için bu kadar tantanaya gerek var mıydı?", diye soruyorlar insanlar. İşin özünde, aslında, "1 tane ağacın yaprağı için dahi" cevabım kocaman bir "EVET" olurdu. Lakin zaten mesele 2 gün önce "Gezi Parkı" meselesi olmaktan çıkmıştı. Çünkü zaten mahkeme kararıyla bir süreliğine de olsa Gezi Parkı şuanda korunmuş durumda. Mahkemeden çıkan karar doğrultusunda Gezi parkının tek bir çakıl taşına dahi dokunulamamakta. Peki mesele nedir yahu? Mesele, tamamen duygusal artık aslında. Mesele, o mahkeme kararı çıkan süreçte polisin uyguladığı tamamen "KEYFİ" ve orantısız güce duyulan öfkede. Mesele, içeceğim içkinin türüne, hangisinin milli içki olduğuna, hangi saatlerde içileceğine karışılması. Mesele, yıllardır on yaşındaki ilk okul çocuklarını dahi tatmin etmeyen açıklamalarla engellenen milli bayramların kutlanamayışı. Mesele, baştaki devletin, kafasına koymuş olduğu her düşünceyi çok affedersiniz "sikinin keyfine" göre uygulayışı ve bunun karşında boş beleş muhalefetlerin hiç birinin duramayışı. Evet, mesele sadece iktidara duygulan öfke değil, mesele, o iktidarın bu kadar güçlenmesini izleyen muhalefetin de tüm organlarına. Mesele, 1 Mayıs'larda insanlara eylem hakkının dahi tanınmaması. Mesele, en basit konularda dahi eylem yapmak istendiğinde sert müdahale edilmesi. Mesele, bunaltılmış koca bir toplumun artık taşmış olduğu gerçeği. Mesele, bu toplumun başında tek bir insanın egemenliğinin görülmek istenmemesidir. Ama tüm bunlardan çok daha büyük olan bir mesele vardı ki, o da kimsenin bu kadar aşırı yetkilere sahip, tamamen "keyfi" bir merci haline gelen POLİS unsurunu kabul etmemesidir. Mesele, askerin özel alan ve yasak olduğunu bildirip, kendi alanına polis dahi olsa, izin almadan giremeyeceğini bildirdiğinde polisin: "Ben giremiyorsam şimdi, dönüşte buraya da gazlarımı atarım", diyecek kadar küstah olmasıdır. Askerin gayet soğuk kanlılıkla verdiği cevap: "Siz gazları attığınızda, biz de atacak bir şey elbette buluruz !", diye tam kapak kıvamında bir cevapla olayı sonlandırmasıydı. Ya bu tahriklere asker de kapılsa, polis ve asker karşı karşıya gelmiş olsa ? Üstelik o kadar sivil halkıın halen meydanlarda bulunduğu bir anda... Ya gerçek mermi kullanılsa bir anda ve bu iki devlet kurumunun, iki benzer gücün gövde gösterisine dönüşmüş olsa? Ya o asker fevri davranıp silahını, aynı devletin polisine doğrultmuş olsa? Bir polis teşkilatının, küstahlığının ve keyfi hareketlerinin ne hadde vardığını anlamanız için tüm bunları yazıyorum. Askere kafa tutabilecek kadar ileri bir kafa yapısında olan polis, elinde Allah aşkına sopası bile olmayan o halka günlerdir nasıl kan kusturmuş olabileceğini hayal edebiliyor musunuz? Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Benim burada amacım polis teşkilatını yerden yere vurup, onları itibarsızlaştırmak değil. Benim de ailemde 3 tane polis şuanda aktif görev yapmakta. Benim bunları yazıyor oluşum bu kadar küstahlığa varan ve bu kadar nefret dolu halkın üstüne giden bir polis teşkilatının olmaması gerektiği. Gerekirse ilgili görevliler görevinden alınmalı ve yeniden yapılanmaya gitmeli bu polis teşkilatları.

Bu Park Neresidir Yahu ?



Gezi parkı'nın bir fotoğrafı olmadan bu yazıyı noktalamak da istemedim. Yıkılıp yerine AVM yapılmak istenen alan böylesi de güzel bir yer. Etrafı tamamen betonarme olan çevresinde benzeri tek bir yeşil alanın olmadığı bir yer. Milyon tane alış veriş merkezi olan, ne arasan bulunan, Taksim gibi bir meydanın hemen yanı başına bir AVM'nin mantığı nedir? Hiç sorguluyor musunuz, bu AVM'de devlet niye ısrar ediyor? Hiç araştırıyor musunuz, bu AVM'nin yapımını hangi şirketler üstleniyor? Hiç sorguluyor musunuz, yapılacak AVM kimlere peşkeş çekilecek. Amaç, güzel ve yeşil bir Taksim meydanıysa, neden güzel bir park mahfedilerek bunun yapılacağı söyleniyor? Taksimin daha da güzelleştirilmesiyse amaç, niye bunu zaten var olan yeşilliği yıkarak yapıyorlar?  Oradan sökülen ağaçların başka bir alana dikildiği, gibi ucuz bir yalanla kendilerini savunuyorlar. Sorguladınız mı bir kere olsun, bu ağaçların dikileceği söylenen diğer alan neresidir? Sorguladınız mı o ağaçlar sökülüp farklı bir alana taşınma işlemini dozer gibi yıkıcı araçlarla, bu konuda özel eğitilmemiş belediye işcileri nasıl yapacaklar? Bu kadar mı ideolojik düşüncenizin körü oldunuz be adamlar? Bu kadar basit dünya görüşü ve kafa yapısına sahipsiniz ? 

Farkettiyseniz halen daha polisin eylemlerinden bahsetmedim. Eylem alanındaki parti ve polis provakatörlerinden bahsetmedim. Çünkü bunlar birer paragraflık yazılar değil. İkinci bölümde bu polis hareketlerinin neden keyfi olduğu ve neden orantısız olduğundan bahsedeceğim. Ve yapmış oldukları 2 büyük saldırı hareketinin yaratmış olduğu kaos ve tehlikeyi, olayların tam göbeğinde olan biri olarak, kendi gözlerimle gördüklerimden anlattığım Toplumsal Cinnet: "Gezi Parkı Eylemi" - Bölüm 2 ( Saldırılar: Gezi Parkı ) yazısını da okumanızı şiddetle öneriyorum.

Tüm Yorumlar

İçinde Halen Daha Temiz Kalmış Bir Şeyler Saklayan Blog Sahibi "Gökhan elKhalisi" (:

Unknown

0   yorum

Yorum Gönder

Cancel Reply