İletişim Formu

 

Hızlı geçen günler , daha hızlı değişen düşünceler

Selam olsun doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm dünya üzerine dağılmış olan Şanslı Doğanlara !

Öncelikle şunu söyliyim ; diğer pekçok yazımın aksine bu yazım tamamen can sıkıntısından ve gayri ciddi bir havada yazıldığını bilin ve ona göre okuyun. O bakımdan saçmaladığım pek çok yer olabilir. O yüzden sizlerden şimdi özür dilememi bekliyorsunuz ; fekat : "avcunuzu yalarsınız", diyip ilk saçmalamayı yapıyorum. Haydi bismillah !

Bu aralar içimdeki boşluğunu fazlasıyla hissettiğim, sezon arasında bulunan dizilerimi özlemle anıyor ve girişteki gibi egzantirik bir selamlama cümlesiyle bu boşluğu doldurmaya çalışıyorum. Neyse tam olarak 11 dakika önce : "yahu benim bir blogum vardı, ne oldu ona", dedim kendi kedime otururken. Üstelik siz bilmiyorsunuz ama buraya yazarken böyle bir kasılıyorum, bir havalara giriyorum ki görseniz gülmekten ölürsünüz belkim. Sankim böyle New York Times'ın  baş editörü edalarındayım. Velhasıl kelam, dedim gidem de az karalayayım bir şeyler. 2 adet tane kısa konu belirledim. Halen okumayı bırakmadıysanız devam edelim. Ha okumayı bıraktıysanız da çokta fifiteyla derdim ama İstanbul Beyefendisi cizgimden kaymak istemiyorum :P

İlk konumuz, asıl yazma sebebim değil ve aslında sizi çok fazla ilgilendirmiyor ; ama yine de okuyabilir veya direk alt paragraflara geçebilirsiniz. Konu yaklaşan yeni eğitim dönemi. Aslında sizlerinde çoğunuzun lise veya üniversiteli olduğunuzu düşünürsek böyle ucundan da olsa sizi de ilgilendiriyor olduğunu farkettim tam şuanda. Neyse mevzu şu ki daha dün : "hacı napcaz lan öss'de", diye zırıl zırıl kaygılanırken ben, bugün lise bitmiş, sınav geçmiş, öyle veya böyle üniversitede güzel bir bölüme girmiş ve son sınıfa gelmiş bir delikanlı olduğumu farkettim. "Lan !", dedim bugün. "Ne ara geçti bunca zaman." 

Dün geceden beri üniversitenin ders seçme sistemi açılacak diye geçeden kamp kurup her saat başı alarm kurup sistem açılmış mı diye baktığımdan uykusuzum azıcık. Tahmin edin kaçta açıldı sistem ?? Sabahın 10'nunda ! "Deli misin kardeş ? Ne diye bekledin ?", diyorsunuz demi. Bekledim, çünkü 3. sınıf bahar dönemi için ben de öyle diyordum arkadaşlara : "Deli misiniz oğlum ? "Ne bekliceksiniz o kadar saat gecenin bir vakti ? ", diye. Ancak sistem gecenin 2'sinde açılmış ve onlarla dalga geçmeme rağmen saolsunlar beni o saatte aramış ama uyandıramamışlardı. Böylece  tüm güzel seçmeli dersleri kaçırmış amele gibi dersler almıştım. Neyse işte sütten ağzımız yandı yoğurdu üfledik bu sefer. Uykusuz kalsak da en baba dersleri seçtik bu sefer. Diğer arkadaşlar : "Ulan bu ders çakışıyor, şu ders çakışıyor", diye ağlarken, ben : "üniversite seçmeli olarak italyanca mı, rusça mı, fransızca mı alsam ?", diye soruyordum onlara ve haklı olarak küfür ediyorlardı bana :P Üniversitenin açılmasının belki de en güzel yanı, tekrar memleketlerinden dönen veya stajlarından dolayı görüşemediğim arkadaşlarla görüşüp bir dünya muhabbet edecek olmamız. Gaysek de hetero hayatımız boş, asosyel değil gençler :P Daha kantinde ne tavlalar, yapılmamış muhabbetler, hocalara laf etmeler ; proje, ödev, sınav stressleri ve en güzeli maltepe ve bostancı sahillerinde gecenin bir vaktine kadar yaptığımız nargile keyiflerimiz bizi bekliyor :P

Neyse o 4 yıl boyunca her vize ve final döneminde yana yakıla zırlayıp : "Bitsin ulan şu okul artık ! ", dediğinizde benim biteceğini yeni kavradığım ve hüzünlendiğim bu yazılarım gelsin aklınıza. Ne yalan söyliyim bir 4 yıl daha olsa üşenmez okurum. Hoş zaten yüksek lisans durumları da var. Eğer bir iş ortamını göreyim demezsem ve askerliği ertelersem, bir 2 yıl daha öğrenci mode on durumunda olacağım. Hatta ecnebi memleketlerine bile gidebilirim yüksek lisans için. Hoş da olur aslında. :P

İkinci konu da ilkiyle ve başlıkla alakalı olaraktan hızlı geçen günler ve günlerin hızından bile daha hızlı değişen  fikirlerle alakalı. Ha şimdi bunu söylediğimde, böyle insanın karakterini belirleyen, genel doğruları üzerindeki değişiklikler felan olduğunu sanmayın. Hatta aklınıza : "Vay mk, hetero mu oldun lan?", gibi bir şeyler geliyorsa, "Saf mısın mk, öyle istenince hetero mu olunur ?", diyerek geçiyorum. %100 Gay'iz ve mutluyuz hacılar. Neyse mevzuya dönelim. "Ee peki o kadar laf ettin, değişen neydi ?", diyorsunuz, ya da siz demiyorsunuz ; ama ben şizofrene bağlayıp kendime soruyorum. Abi değişenden kastım şu ; uzun vadeli olmayan düşüncelerim. Aslına bakarsanız uzun vadeli olanların da bir bölümü istemeyerekten değişiyor gibi ; fakat onlar epey sıkıntılı mevzular ve bugünün konusu değiller. "Peki nedir bu kısa vadeli düşünceler ?", dersenizde şöyleki ; ben ikizler burcuyum. Hani ne yalan söyliyim dünyaya bir kere daha gelsem pişman olmadan, olmak isteyeceğim şeylerden biri de ikizler burcu olmaktır. Çok seviyorum özelliklerini de, öyle böyle değil önümü alamıyorlar. Amma velakin kararsız olmak ve her şeyden çok çabukça sıkılmak veya vazgeçmekten nefret ediyorum. Nasıl bir insan, dün yana yakıla aradığı şeylere bugün sahip olunca vazgeçme noktasına gelebilir. Dün : "aaa bu renk, bu elbise, bu şarkı, bu bu bu bu...", gibi sayamadığım kadar şeye hayran olup, sahip olmaya çalışırken bir sonraki gün yüzüne bile bakmak istemiyorum. Şimdi : "Oğlum bu hepimizde var ikizlere has bir durum değilki", diyorsanız da size tek diyeceğim şu olur ; sizde bu his 1'se bizde 100 kat kuvvetli. İnsanın düşünceleridir hareketlerine, eylemlerine ve daha da önemlisi geleceğine yön veren. O bakımdan bir insanın dün için heycan duyduğu ne varsa ondan bu kadar çok hızlı bir şekilde soğuması ciddi psikolojik sıkıntılar bile doğurabilir. Bir bakıma kendime üzülüyorum bu noktada. Yaklaşık 1 haftadır sanki böyle büyük bir boşluktayım gibi hissediyorum. Sanki sahip olduğum her şeyden uzaklaşmaya başlamış, hiçbir şey umrumda değilmiş gibi hissediyorum. Hoş zaten çok az şey umurumdadır normalde de ; ama neyse.

Velhasıl kelam, lafı uzatıp sizlere daha fazla "beyin amcıklaması" yaşatmadan yazıyı noktalayalım ve bir toplumsal mesaj vereyim. İkizler genelde sevilmeyen bir burç. Belki gevezeyiz diye, belki bu her şeyden neden çabucak sıkıldığımızı anlayamadığınız için veya belki de fikirlerimizin çabuk değiştiği için bilemiyorum. Ama size şunu dicem. Etrafınızda arkadaşınız, dostunuz, sevgiliniz felan herkim ikizler burcuysa sevin lan onları :D Zaten bakın bu durum bizi böyle boşluğa sürüklüyor. Sevin ki bizi boşlukta tek olmadığımızı hissedelim. Hea bu arada şuan depresif bir ruh haliyle yazdığımı sanıyorsanız avcunuzu yalarsınız. Gayette keyifliyim. Ama canın sıkılmıyor mu dersenizzz, bir volkanı patlatacak kadar çokkkk derim. Hepinizi kucakla öpüyorum derdim ama yalan olur. Samimiyetsiz mesajları sevmiyorum arkadaş :P Niye öpeyim hepinizi mk :D Zaten sizde beni öpmezsiniz. Hadi kalın sağlıcakla. Çok bilinmeyen ama bence 10 numara olan bir şarkıyı da sizlere kazandırarak yazımı noktalayayım.


Tüm Yorumlar

İçinde Halen Daha Temiz Kalmış Bir Şeyler Saklayan Blog Sahibi "Gökhan elKhalisi" (:

Unknown

0   yorum

Yorum Gönder

Cancel Reply