Saf'lığa, Sadeliğe, Dürüstlüğe ve Beyazlığa Adanmış Aşklara ve Onla eş Yalnızlıklara Selam Olsun.
Saat olmuş 23.45 ben bu satırları yazarken. Aslında amacım yine bir blog güncellemesi yapmak değil, facebook'da değişik bir iyi geceler mesajı yayınlamaktı. Nedense böyle süper gereksiz bir ilgim var, farklı bir iyi geceler mesajı yazmak noktasında. Ağır işsizim ya bu aralar, ondan olsa gerek. Ne ders, ne projeler hatta ne Bitirme Projesi ! Hiçbirine zaman ayırmıyorum. "Şu sıralar yaptığım tek güzel şey bile yoksa soluduğun oksijeni bile ziyan ediyorsun mk !", diyorsanız tek söyleyebileceğim - tesselli tadındaki - savunma, kitap okumaya başlamış olmamdır. Ciddi anlamda uzun zamandır imrendiğim bir şeyi yapıyorum. En büyük sıkıntılarımdan birinin - kitap okuyamama derdimin - üstüne gidiyorum. İlkini çoktan, ikinci kitabımın ise yarısını bile bitirmiş bulunuyorum. Zorum neyse bir de orjinal alıyorum kitapları. Göte kaçıyor her hafta 20 tl 20 tl. Ablamlar bilse : "Açın kabadayısı", diyip kafa yaparlar benimle (:
Neyse gecenin bu vakti neydi facebook'da durum güncellemesi yapayım derken, dozajı kaçırıp yine bir yazıya dönüşen mevzu, ona gelelim. Mevzu selamlamdaki erdemlerle alakalı olarak aşka ve yalnızlığa yaklaşmak. "Gece gece nerden çıktı bu mk ! Yat da uyusana, yarın dersin var", diyenler varsa hak veriyor ve onlara ufaktan bir "sss.ktir" çekiyorum. Ha bir de öyle nokta koyunca çok kuul oluyorum. Ahlaklı oluyorum. Evet, çok... Ah şu toplumun genel ahlak yargıları!
Neyse yeter bu kadar saçmalama dedikten sonra bana : "neden artık duygusal ilişki aramadığımı soranlara, ara ara gelen teklifleri neden istediğime" geliyorum. Şimdi ego tatmini yapıyorum sanıyordur bazı okuyanlar. "Yok işte, sana kim baksın ki mk?", diyenlerinizi de duydum kafanızdan geçirirken. "Her topalın, bir kör alıcısı varmış ki bize de yazanlar var", diyip, "Sen kendi derdine yan aslanım", diyerek kapağı sıkıştırıp neden artık duygusal bir ilişki aramadığımı, istemediğimi yazıyorum.
Paso soruluyor bana, neden ilişki yapmak istemiyorsun artık diye, alın okuyun. Bunlar çok samimi ve ikizler burcu olduğumdan mütevellit belki yarım saat sonra bile çoğunu değiştirebileceğim veya önemsemeyeceğim itiraflar. Yani evet, istemiyorum; ama siz yine de ciddi ciddi bir ilişki düşünüyorsanız, istiyorsanız ve henüz söylemediyseniz bana, bir "selam" verip söyleyebilrisiniz. Ehuehuehue Selam Yakışıklılar ! (: Evet geçiyoruz neden istemediğime.
Ben daha yarın iki saatlik dersim için okula kaçta gideceğimi bilmiyorken; sevdiğim diyeceğim kişiler 15 yıl sonrasını planlamaya çalışıyor.
Ben samimi diyorum iki gün önceki kahvaltımı hatırlayamıyorken; sevdiğim diyeceğim kişiler otun bokun kaydını tutup, hesap sormaya çalışıyor.
İki heteronun birlikte yaşaması için evlilik diye bir şey icat edilmesini daha anlayamıyorken; sevdiğim diyeceğim kişiler yıllar sonra ayrı eve çıkacağımızı söyleyip duvar renginden bahsediyorlar.
Ben hava soğuk bile olsa short - t shirt ikilisiyle markete gidecekken, annem uyarmasa kendimin bile üşeyeceğimi umursamıyorken; sevdiğim diyeceğim kişiler : "bugün yağmur yağacak şemsiyeni unutma", diyecek kadar onları umursamamı bekliyor.
Her haftanın en az 2-3 gününde pek çok arkadaşım, onlara zaman ayırmadığım için bana kızarken; sevdiğim diyeceğim kişiler tek bir kişiye ayırlacak onlarca zamanımı istiyorlar.
Ben ailemin dahi bana "onu yapma", demesine izin vermezken; sevdiğim diyeceğim kişiler iki lafıyla düşüncelerimi değiştirmemi istiyorlar.
Ben annemi babami bile hergün düşünemiyorken, hergün özleyemiyorken; sevdiğim diyeceğim kişiler gün içerisindeki her an'da aklımda olmalarını istiyorlar.
Ben "kötüyüm, neredesin?", dediğimde, "sen neredesin?", diyen arkadaşlarım varken; sevdiğim diyeceğim kişiler aramızda onlarca şehir var nasıl geleceğim demeyi isityorlar. Ha bi de sürekli "mesafeyı bahane etme", diyorlar. Nasıl etmiyim mkyım? Al yukarıdaki kadar basit durum.
Ben kendi özel giderlerime ve arkadaşlarımla eğlenmeye parayı zor denkleştiriyorken; sevdiğim diyeceğim kişiler özel hediyeler, türlü eğlenceler istiyor.
Ben finallerime bile sınavdan önceki 2-3 saatte çalışarak giriyorken, onca soruyu 2-3 saatten fazla düşünmeyi sevmiyorken; sevdiğim diyeceğim kişiler her sıkınıtısında peşinden koşmamı bekliyor.
Ben ergenliğin başından beri mastürbasyona alışmış biriyken, bunla yetinebiliyorken; sevdiğim diyeceğim kişiler her an cinsel yakınlık kurmamı istiyorlar.
En önemlisi, ben bugün elde etmek için afedersiniz götümü yırtacağım bir şeyi yarın çöpe - üstelik basket yaparak - atabiliyorken; sevdiğim diyeceğim kişiler ölene kadar onları sevmemi bekliyor.
Yani ; evet tuhafım, dengesizim, belki yeterince büyüyemedim, belki sorumluluk sahibi değilim, belki korkularım var, belki yetersizim, belki pek çok daha kötü şeyim. Fakat en azından şunu biliyorum ; ne cinsel güdülerim yüzünden, ne sevgi şefkat eksikliğinden, ne kendine güven eksikliğinden, ne hayatı tek başıma kaldırmadığımdan, ne başkalarının sevdiği var benim de olmalı kafasından, ne parası, ne çevresi, ne daha sayamayacağım türlü şeyleri için biriyle beraber olmak istemiyorum.
Benim yalnızlığımı eleştiren herkese soruyorum ; nedir yalnızlıkla aranızdaki bu kadar sıkıntı ve nedir sizin ilişkinize başlamadaki ve devam ettirmedeki bencilce sebebiniz?
Bu soruma gözleri parlayıp - saf aşk - diyenler varsa her üç ay da bir gelip bu yazıyı bir kere okuyup sonundaki bu soruya bir kere daha cevap versinler. Her 3 ay da bir düzenli olarak buna aynı cevabı verebiliyorlarsa cennete sahip olmak için ölmeleri gerekmeyen dünya üzerindeki olasılıksız bir orana sahip insanlardan biridirler ve onları saygıyla selamlarım.
"Sen bu kafayla forever alone'sın oğlum. Fazla düşünüyorsun", diyenler varsa da. Dediğim gibi hayatta alacağınız önemli kararların güzelliği bozulmamış olmalı. Sıradan değil. Bu yazdıklarım yüzünden aşka inanmadığımı veya küçümsediğimi sanmayın. Aksine ben saf aşkı yüceltenlerdenim.
Ha unutmadan söyleyeyim : "Yahu bilader, daha bir ay önce 'aşkın 5 günü' diye yazılar yazıyordun, onlar neydi?", diyorsan. İşte onlar saf aşktı. İçine grilik girmemiş saf beyazlıktı. Onu yakaladığınız gün zaten buradakilere hak vereceksiniz. Bir de o yazı ve bu yazı arasındaki derin uçurum, bir ikizlerin duygu ve düşüncelerinin nasıl hızlıca değişebildiğinin ve dengesizleşebildiğinin bir yansıması.
Bitirmeden önce Elif Şafak'ın aşık olduğum bir dizesini veriyorum sizlere, burada yazanı gerçekten özümseyebiliyorsanız - bana göre - gerçekten sevebiliyorsunuz demektir ;
Tereddüt eder insan bazı bazı.Şüpheye düşer sevdiğinden de sevildiğinden de.Gölge olmadan güneş, şüphe olmadan aşk olur mu ?Bir insanı haftada yedi gün,Günde yirmi dört saatAynı şekilde,Hiçbir iniş çıkış yaşamadan sevmek mümkün mü ?Hele seneler boyu.Mümkün değilse şayet neden bu kadar zorlanıyoruzSevdiğimiz insanları, sevmediğimiz anlar,Hatta sevmediğimiz günler olduğunu kabul etmekte?
Keşke söyleyebilsek birbirimize dürüstçe :“Seni seviyorum ; ama şu anda değil.Seni görmek istiyorum ; ama bugün değil.”